Anne baba olduk mu duyguları uçlarda yaşamaya başlamışızdır biz. Bitmeyen endişeler yanı başımızdadır artık. Daha bir hassas olmuşuzdur etrafımızda olup bitenlere, daha çok düşünmeye başlamışızdır geleceği. “Neler yapmalı?” “Nasıl yapmalı?” soruları sarmıştır benliğimizi. Çokça yorgunuzdur ama durmayız, duramayız yapacak çok işimiz vardır çünkü. En masum, en saf sevgiyle döşenmiş yolumuzda, mutlu, gururlu yürümeye çalışıp zaman zaman tökezleyip zaman zaman koşuveren kişileriz, anne babayız artık bizler……
İşte
bu yolculukta çocuklarımız ve biz anne babalar nerelerdeyiz?...… Doğru yerlerde olabilmek ve olduğumuz
yerlerden birbirimize ulaşabilmek için iletişim zincirini oluşturabiliyor muyuz
diye durup bir bakalım kendimize.
Çocuklarımızı
hepimiz dinliyoruz ama gerçekten onları ne kadar duyduğumuzu sordunuz mu hiç
kendinize?..…
Sorunlarını
çözmek için onları cesaretlendiriyor muyuz yoksa zaman dar, acelemiz var gibi
mazeretler çocuklarımızın önüne geçip onlara fırsat tanımamıza engel mi oluyor?..…
Ya
sorumlulukları??? Bu karmaşık dünya
kuralları ile başa çıkabilmek için sorumlulukları olduğunu hatırlatıyor muyuz
kendilerine?..…
Kurallarımızda
devamlılık gösterebiliyor muyuz yoksa söylemlerimiz koşullara, zamana göre
farklılık mı gösteriyor?..…
Olumlu
davranışlarını görüyor muyuz yoksa yaptıklarını zaten yapmaları gereken şeyler
olarak mı düşünüyoruz?...…
Yaşamlarını
planlarken onların çokta ait olmadığı bizim düzenimiz ve doğrularımızın içine
mi çekiyoruz çocuklarımızı?..…
Meraklı
olmalarını teşvik ediyor muyuz yoksa çok sorup araştırmaları bizm için baş
edilemeyecek bir süreç mi?.....
Başarı
olarak ne bekliyoruz??? İyi bir okul kariyeri mi, yoksa iyiliği, mutluluğu ile
ön planda olabilmeyi başarmış bir kimlik mi?
Hangisi bizim önceliğimiz???.....
Tiyatroya
gidiyor musunuz? İkiniz sırt sırta verip kitap okuyor musunuz? En son ne zaman top oynayıp birbirinizi
yakaladınız? Yoksa tüm boş zamanlarınız kurs yolların da mı geçiyor?..…
Geceleri
yatakları ayıramayan kim? Çocuğumuz mu bizden ayrılamıyor yoksa korkuyor, bizim
oda daha sıcak, o da yalnız ben de, o yatamaz şimdi diyerek biz mi ondan
kopamıyoruz?..…
Çocuklarınızın
arkadaşları varken onlarla arkadaş olmak için yarışıp anne baba
kimliklerinizi kaybettiniz mi?.....
Peki….
İsteklerinizi, hayallerinizi, kendinizi bir kenara bırakıp hayatınızın
merkezine çocuklarınızı mı aldınız?..... Ben ne istiyorum, bu hayatta benim
yerim nerede sorularına yanıtınız var mı?....
Kendinizi
zamansız ve çokça tükettiğiniz için
onlar tırmanırken siz yukarı çıkacak gücü bulamıyor musunuz kendinizde?....
Belki farkında olmadan
belki iyi ve bize göre doğru niyetlerle bir veya birden fazlasını yapıyoruz. Bu
davranışlar bizim ve çocuğumuz arasındaki iletişim zincirini kıran noktalardan
bazılarıdır.
Peki aramızdaki iletişim zincirini kurabilmek için yapmamız
gerekenler neler???
Öncelikle onları ciddiye
alıp ne dediklerini duymaya çabaladığımızı göstermeliyiz. Bize geldiklerinde sevgiyi, güveni ve her şeyin cevabını bulacaklarını,
hatalarının sorgulanacağını ama sevginin asla yargılanmayacağını bilmeliler. Kendilerini
önemli ve önemsenmiş hissetmeliler. Duygularımızı onlara ulaştırırsak bizim
onlara sunduğumuz anlayışı kucaklayacaklardır.
Duyguları ve niyeti
doğru bir şekilde algılayabilmeleri ve duruma uygun his ve davranışlar
geliştirebilmeleri çok önemlidir. Toplum içerisinde etkili ve sağlıklı
ilişkiler kurabilmeleri için çocuklarımızda empati
becerisinin gelişimine öncelik vermeliyiz.
Unutmamalıyız ki; yanlış zamanda verilen fazla övgü ve güven
birey olma sürecinde kendilerini gördükleri yer ile çevrenin onları koydukları
yer arasındaki farkları büyütecektir. Böyle bir tutarsızlık arasında kalan
çocuğun kaygı düzeyi artacak sorunlarla baş edebilme becerisi zayıflayacaktır. Bu yüzden sevgi sözlerini ve sevgiyi ölçülü
kelimeler ve davranışlarla göstermeliyiz onlara.
Kaçınmamız gereken bir
diğer iletişim engeli de “etiketlemektir”.
Çocukta var olan durumun sürekli söylenmesi, algının büyümesine ve
yerleşmesine neden olacak çocuk için durum normalleşecek ve bu durumu
kendisinin doğal bir parçası olarak algılayacaktır. Maalesef günümüzde
çocuklarımızı hazır olmadıkları yerlere çıkarıp taşıyamayacakları yükleri ve
sözleri yığıyoruz üstlerine…
İletişimi engelleyen ve
yanlış tarafa yönlendiren bu durumlardan her zaman uzak durmalıyız.
Anne baba olarak
hepimizin bildiği ama bazen unuttuğu duyguları ve davranışları tekrar
düşünmenizi, durup bir nefes alıp kendi hikâyenize bir göz atmanızı istedim…
Okurken çocuklarınızla
kurduğunuz iletişim dilini tekrar gözden geçirebildiyseniz, süreci doğru
yapılandırmak için kendinizin de önemli ve değerli olduğunu unutmadan yola
devam edebilirseniz, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmek için ilk adım
atılmış demektir.
Neslihan GİRGİN
Psikolog & Aile
Danışmanı
0 yorum:
Yorum Gönder